“VÜCUT KİTLE İNDEKSİ (VKİ)” YÜKSEK
OLANLAR DİYABET VE KALP HASTALIKLARI
AÇISINDAN DAHA YÜKSEK RİSK
ALTINDALAR!
Yağ dokusunda sağlığı bozacak boyutta, aşırı düzeyde ya da anormal şekilde yağ birikimi “obezite” olarak isimlendirilir. Ancak vücutta biriken yağın doğrudan ölçümü kolay değildir ve bu sebeple obeziteyi tanımlayacak başka bir takım pratik göstergeler geliştirilmiştir. Yetişkinlerdeki aşırı kilo ve obezitenin toplumsal düzeydeki en pratik göstergesi Vücut Kitle İndeksi (VKİ)’dir. Vücut Kitle İndeksi, vücut ağırlığının kilogram olarak değerinin, boyun metre cinsinden değerinin karesine bölünmesi ile hesaplanır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilmiş derecelendirilmiş sınıflandırma sistemine göre VKİ ≥ 30 kg/m2 veya üzerinde olduğunda obezite varlığından bahsedilir. Bazı bireyler ise aşırı kilolu olmalarına rağmen obez sınıfına girmezler. Örneğin vücut geliştirme sporu yapanlar için kilo ve boy arasındaki matematiksel ilişkiye bakarak değerlendirmek doğru olmayabilir.
Peki VKİ’nin önemi nedir? Vücut Kitle İndeksi’nizin artması kilonuzun boyunuza göre fazla olması anlamına gelir ve bu da aşırı kilolu ve hatta obez olduğunuzun bir göstergesi olabilir. Ortalama bir yetişkinin 1,70 m boyunda olduğunu varsayalım. Eğer bu kişi yaklaşık 70 kg ağırlığında ise VKİ=70/(1,70)2=24,2 kg/m2 olacaktır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bu kişi normal kilolu olarak değerlendirilmelidir (Bkz.Tablo 1). Oysa aynı kişinin kilosu 90 kg’a çıktığında VKİ=31,1 kg/m2 bulunur ki bu değer artık o kişide obezite varlığının göstergesi kabul edilir.
Tablo 1: Vücut ağırlığının VKİ’ne göre sınıflandırılması
Düşük Kilolu Normal Fazla Kilolu Obez Morbid Obez
VKİ (kg/m2) 18,5’den az 18.5 25 – 29,9 30 – 34,9 35’den fazla 24,9
Vücut Kitle İndeksi ya da bel çevresi ölçümleri, bel çevresi / kalça çevresi oranı hesaplamaları gibi değişik göstergelerle bir kişide obezite varlığının saptanması, o kişinin obeziteye bağlı sağlık sorunları ile karşı karşıya kalabileceğini düşündürür. Üstelik çalışmalarda VKİ arttıkça sağlık sorunlarının da arttığı ve ciddileştiği gösterilmiştir. VKİ 25’in altında olanlarda karın bölgesinde yağlanmaya daha az rastlanırken, 25 ve üzerinde olanlarda ise hem karın bölgesinde yağlanma (abdominal obezite) hem de ileriki yıllarda obezite gelişimine daha sık rastlanmaktadır¹.
Obez kişilerde, fazla kiloları ve aşırı yağ birikimleri nedeniyle normal kilolu kişilerle kıyaslandığında yüksek kolesterol ve buna bağlı kalp ve damar hastalıkları, yüksek tansiyon, diyabet (şeker hastalığı), safra kesesi hastalıkları gibi bazı ciddi sağlık sorunlarına daha sık rastlanmaktadır. Üstelik aşırı vücut ağırlığı nedeniyle özellikle diz ve kalça eklemlerinde olmak üzere osteoartrit gibi eklem hastalıkları da gelişebilir ve bu durumda obeziteden kurtulabilmek için gereken egzersizleri uygulayabilmek de daha zor hale gelir. Vücut yağ dağılımları dengesiz olan kişilerde, örneğin abdominal obezitesi bulunan kişilerde, kilosu fazla bile olsa vücut yağ dağılımı daha dengeli olan kişilere kıyasla bu hastalıklar daha yüksek sıklıkta ortaya çıkmaktadır².
Tablo 2. Obezitenin yol açtığı önemli sağlık sorunları
Yüksek Kolesterol
Koroner Kalp Hastalığı
Hipertansiyon
Safra Kesesi Taşı
Tip 2 Diyabet
Osteoartrit
İnme
Depresyon ve diğer psikolojik sorunlar
Aslında vücuttaki yağ dağılımı ve obezite şekli cinsiyete göre farklılık gösterir. Kadınlarda fazla yağlar basenlerde, kalçalar ve uyluk bölgelerinde toplanırken; erkeklerde ise üst beden yarısında sıklıkla da göbekte ve karın çevresinde birikirler. Kadınlarda daha sık görülen bu armut tipi yağlanma doğurganlıkla ilişkili olup jinoid obezite olarak adlandırılır ve kilo vermeye karşı dirençli bir yağlanma tipidir. Erkeklerde daha sık görülen abdominal obezite ise aşırı beslenme ve hareketsizlik ile ilişkili olup özellikle kardiyovasküler hastalıkların altında yatan nedenlerden biridir.
Toplumda tip 2 diyabeti saptanan yetişkinlerin çoğunun abdominal obezitesi de bulunmaktadır. Yapılan uzun dönemli izlem çalışmaları VKİ yüksek bireylerde tip 2 diyabete daha fazla oranda rastlandığını göstermiştir. VKİ 35’in üzerinde olanların diyabete yakalanma riski, VKİ 22’nin altında olanlara göre yaklaşık 90 kat fazladır³.
Obez kişilerde genellikle hipertansiyon, lipid anormallikleri (yüksek kolesterol) ve tip 2 diyabet gibi çok iyi bilinen koroner kalp hastalığı risk faktörleri mevcuttur. Düşük kalorili diyet ile birkaç kilo verilmesi bile lipid anormalliklerine olumlu katkıda bulunurken, koroner kalp hastalığından korunmak için kalıcı sonuçlara ulaşmak ancak uzun dönem sağlıklı ve dengeli beslenme yanı sıra önemli derecede kilo kaybı ve düzenli egzersiz ile sağlanabilmektedir.
Özetlersek, diyetle alınan fazla kaloriler vücut tarafından kullanılmadığı takdirde yağ olarak depo edilirler. Örneğin günde 50 ila 100 kalori kadar fazla enerji alındığında 0yılda yaklaşık 0,5 – 1 kg yağ birikimi ortaya çıkar. Bu şekilde beslenmeye 15 – 20 yıl daha devam edildiğinde fazladan 10 ila 20 kg alırız ve böylece obeziteyi, dolayısıyla da başta diyabet ve kalp hastalığı olmak üzere diğer pek çok önemli sağlık sorununu davet etmiş oluruz.
Dr. İsmet Tamer (1) Clinical Guidelines on the Identification, Evaluation, and Treatment of Overweight and Obesity in Adults. The Evidence Report. NHLBI Obesity Education Initiative Expert Panel on the Identification, Evaluation, and Treatment of Obesity in Adults (US). Bethesda (MD): National Heart, Lung, and Blood Institute; (1998) Sep.
(2) Expert Panel Members, Jensen, M. D., Ryan, D. H., Donato, K. A., Apovian, C. M., Ard, J. D., Comuzzie, A. G., Hu, F. B., Hubbard, V. S., Jakicic, J. M., Kushner, R. F., Loria, C. M., Millen, B. E., Nonas, C. A., Pi-Sunyer, F. X., Stevens, J., Stevens, V. J., Wadden, T. A., Wolfe, B. M. and Yanovski, S. Z. (2014), Executive summary: Guidelines (2013) for the management of
overweight and obesity in adults. Obesity, 22: S5–S39.
(3) Colditz, GA., et al. Weight gain as a risk factor for clinical diabetes mellitus in women. Annals of internal medicine, (1995), 122.7: 481-486.